“Karar vermenin dayanılmaz hafifliği veya liderler ne zaman ortaya çıkarlar?”
***
Bertrand Russell hayatın en zor öğrenilen derslerinden birinin hangi köprüyü geçmek ve hangi köprüyü yakmak olduğunu söylemişti (“The hardest thing to learn in life is which bridge to cross and which to burn”).
Hayatımızda önümüze çıkan virajlarda, büyük ve küçük karar anlarında veya hayatın nefes kesen anlarında verdiğimiz kararların doğru olup olmadığını ancak sonradan görüyoruz. Bertrand Russel’ın deyimiyle köprüyü geçmek onun için hayatın en zor derslerinden biri oluyor. Bir karar vermenin zorluğu sadece karar verdiğimiz an bir şeyden vazgeçmemiz gerektiğinden kaynaklanıyor.
Bir düşünün sizi en son zorlayan karar neydi? Mutlaka bir şeyden vazgeçtiğiniz için zor bir karardı. Mesela iki sevgiliniz olsaydı, hangi sevgilinizi seçeceğinizi mi karar vermek ne kadar zor bir karar? Biri çok zeki, biri çok yakışıklı olan? Birinden vazgeçeceksiniz. Karar ne kadar zorlaşıyor değil mi? Yarın yine ikisine de sahip olacağını bilseniz, bugün hangisini seçtiğiniz önemli olmaz. Zor bir karar almak zorunda kalmazsınız.
Güzel günlerin zor kararları yoktur: İki araba arasında seçim yapmanız gerekiyorsa gibi. Çünkü burada bir şeyden vazgeçmiyorsunuz, sadece iki eş değer alternatiften size daha uygun olanını seçiyorsunuz ama sonuç olarak yine arabanız oluyor. Aynı mantıkla ilerlersek, güzel günlerin liderleri olmaz:
Herkesin keyfi yerindeyse, havalar güzelse, şirketler para kazanıyorsa, ekonomi ve siyaset iyi gidiyorsa, hastalık yoksa vs insanlar lidere ihtiyaç duymazlar.
Ne zaman zor kararların alınması gerekiyorsa, ne zaman bir şeylerden vazgeçilmesi gerekiyorsa, o zaman birdenbire herkes bir lider arayışı içinde oluyor. Özel hayatımızda, şirket yönetiminde veya ülke yönetiminde hep aynı arayışiçinde oluyoruz. Liderliğin yolu zor kararları vermekten geçiyor.
Geçmişe baktığımda bir lise hocamın çok büyük bir lider olduğunu ancak seneler sonra fark edebildim. O zamanlar verdiği kararları beğenmezdim ve tepkili olurdum. Ama sonradan verdiği kararların ne kadar zor olduğunu anladım. Bu öğretmenin verdiği en zor karar öğrencileri tarafından sevilmek ve sayılmak arasında verdiği kararlardı. Genelde sayılmak tarafını seçtiğinden, öğrenciler tarafından sevilmezdi ama en çok onun dersinde öğrenmişimdir.
Liderliğin tek boyutu bu değil ama olmazsa olmazı. Karar vermek ve özellikle zor karar vermek çok değerli bir vasıf.
***
***
“Management is doing things right; leadership is doing the right things” (Peter Drucker)
Mesut Güneş
Şubat 4, 2014Merhaba,
Ben biraz daha farklı açıdan bakmak istiyorum mesala: gerçek lider iyi zamanlarda öyle kararlar alır ki, zor zamanlar hiç gelmez.
Siz ne dersiniz?
Tşk.
Sina Afra
Şubat 5, 2014Mesut, öyle olsa ne güzel – ama bu her şeyin “liderlerin” kontrolünde oldugu anlamına geliyor. Gercek hayatta bu genelde böyle olmuyor: pazarların durumu, bulundugun ülke, etrafındaki diger dinamikler vs ortamı belirliyor
Vanco P. Kosturski
Şubat 5, 2014Perfect esay on leadership. Perfect. From a leader point of view, you put more value on it. Even with google translate it is great. Completely agree on each line
ibrahim
Mart 24, 2014guzel yazı. tebrikler
ÖZLEM ATABAŞ
Mart 25, 2014Ben de ilk kez yönetici olduğumda bir İrlanda’lı emekli subay arkadaşımdan şu nasihatı almıştım: ‘Men management is smtg that you make, what they don’t want to do and enjoy it’. Ve, ondan sonra hep lider ürün, marka ve ekipler geldi…
modacı
Temmuz 23, 2014bence güzel günlerin de lideri olabilir, olmalı da…
Samet Özdemir
Ağustos 13, 2014Ara başlıklar fazlası ile mevcut. Teşekkürler.